MUHTEŞEM TÜRKİYE’Yİ ANLATIRKEN

Muhteşem Türkiye sözünün bir kısım insan ve vatandaş tarafından hayret ve şaşkınlıkla karşılanmasını gayet doğal sayarız. Çünkü Türkiye çok ağır ve hakketmediği ekonomik krizlerin sosyal ve zihinsel faturalarını ödemekte. Toplumun ahlaki, manevi ve kültürel değerlerinin çok ciddi denge kayıplarıyla karşılaşmasıdır.

Kriz anlarının bir özelliği de, umutların tükenişi, inkarların artması ve dengesizliklerin çoğalmasıdır. Bu tespitleri daha fazla uzatmadan Muhteşem Türkiye hedefinin, Türk toplumunun sağlıklı olduğu zamanlarda olağan ve tabii bir hedef olduğunu belirtmeliyiz. Ama neredeyse iki buçuk asrı aşan bir süredir, geçirdiğimiz mağlubiyet, fukaralık ve mahkumiyet çığırının ruh dünyalarımızı akıl almaz biçimde çoraklaştırıp, yoksullaş­tırdığını da unutmamalıyız. Korkular, umutsuzluklar, bencil duygular Çanakkale ve istiklal savaşı ile söküp attığımız mağlubiyet ve mahkumiyet komplekslerinin bizde devam eden etkilerini göstermektedir. Kısaca muhteşem Türkiye hedefi, mağlubiyet ve mahkumiyet psikolojisinin karanlığına teslim olmuş peşin hükümlüler tarafından anlaşılmayacaktır. Ve elbette Türkiye’nin böyle bir yüce hedef arkasında koşması bütün hayatlarının Türkiye’nin birleşmemesi, bütün­leşmemesi için sarf edenler tarafından da hoş karşılan­mayacaktır.

MUHTEŞEM TÜRKİYE, TÜRKIYENİN VARLIK ŞARTIDIR!

Bu hedef, kolay bir hedef değildir. Ancak bir millet, hele Türk milleti gibi tarihin şerefi olan bir millet için bu hedefin peşinde koşmak bir görevdir, mecburiyettir, haktır ve varlık şartıdır. Hedefin büyüklüğü, yolun engellerle dolu olması tereddüt için bahane olamaz.

Bu milletin rehberleri şu gerçeği asla unutmamalıdır. Engeller aşılmak için vardır, problemler çözül­mek için vardır, işin büyüklüğü, vasıtaların elverişsizliği gibi mazereteler, korkutmalar ancak aczin, korkaklığın, mağlubiyet ve mahkumiyeti kabul edenlerin mazeretleridir. Bu engellere yapışıp kalanların; ekiplerine, takımlarına, kadrolarına, topluluklarına ve milletlerine iyi rehberlik ve hizmet etmeleri mümkün değildir.

Muhteşem Türkiye özlemi bir duadır, doğuştur ve çok kuvvetli bir titreşimdir. Ama sadece bu kadar değil muhteşem Türkiye aynı zamanda aktüeldir, mecburiyettir, gerektir, aklın ve tarihin kanuniyetlerine uygundur.

SÜBJEKTİF BİR İSTEK DEĞİL MUHTEŞEM TÜRKİYE!

Muhteşem Türkiye hedefi uzak veya orta vadeli bir hedef de değildir. Pratiktir, elimizin altındadır ve gerçekleşmesi de bugünün meselesidir. Bu yüzden muhteşem Türkiye hedefi günceldir. Ve bu güncel hedef tarih tarafından objektif olarak ve bir zaruret halinde gündeme konmuştur.

Bir süre öncesine kadar devem eden iki kutuplu dünya ve bloklar arası soğuk savaş dönemi sona ereli henüz çok olmadı. Ama bu kısa zaman aralığında dünya tek kutuplu hale geldi. Ve küreselleşme, dünyayı alabildiğine küçülttü. Denebilir ki dünyanın bütün milletleri bir bililerine olağanüstü ölçüde bağımlı hale geldiler. Bu birinci olgudur. İkinci ve çok önemli bir husus, küreselleşen dünyada Türkiye’nin olağanüstü ölçüde artan önemidir. Bu önem öylesine büyük ve hayati olmasına rağmen, Türkiye’de siyasi iktidarların, dünyanın değişen dengelerini ve Türkiye’nin hiçbir ülkede bulunmayan avantajlarının Farkında bile olmadığını söylemek zorundayız.

TÜRKİYE UYUYAN SÜPER DEVDİR!

Bugünün değişen dünyası Türkiye’nin avantajlarını öylesine yükselmiştir ki, Türkiye yer yüzünde barışın, gelişmenin kilit taşı haline gelmiştir. Hiçbir ülkenin Türkiye’nin rızası dışında hareket etmesi artık mümkün değildir.

Türkiye’nin olağan üstü ölçüde artan, halta hayati hale gelen potansiyeli Türkiye’ye büyük ve hayati menfaatler getirdiği gibi sorumluluklarda getirecektir. Türkiye bunlara hazır olmak, liderliğini küresel hale getirmek görevi ile karşı karşıyadır.

İstesek de istemesek de, Türkiye’de yaptığımız her şey küresel hale gelecektir. Bu akıl almaz bir değişim demektir. Bu yüzden yıkımda yıldırım hızıyla olmakta, yükseliş de yıldırım hızıyla gerçekleşmektedir. Ülkemizi değişimin, tedbir alınmadığı takdirde ani yıkılışlarla sonuçlanabilecek sonuçlarına karşı hazır hale getirmemiz şarttır. Bunun bir tek yolu vardır oda, Türkiye’mizi küresel liderliğe hazırlamaktır. Küresel rekabet ortamında başka seçeneğiniz yoktur. Ya Türkiye’yi küresel liderliğe hazır hale geleceksiniz, yahut kaybolacaksınız. Başka şansınız yoktur.

TÜRKİYE’NİN GÖREVİ BAŞLIYOR

üreselleşmenin bir başka boyutu, terörizmin arz ettiği büyük tehlikede görülebilir. Terörizmin hiçbir dinle, ahlak sistemi ile ilişkilendirilmesi düşünülemez.

Ama batıda mevcut olan ve İslam din ve medeniyeti ile batı arasında kaçınılmaz bir Armegedon savaşı hayali ve temennisinin dehşet verici olduğunu söylemeliyiz.

Türkiye bu medeniyetler arası savaş tahrikçiliğine asla fırsat vermemeli ve İslâm’ı da gerçek mahiyeti ve yüzüyle insanlara tanıtabilmelidir. işte size kaçınamayacağınız bir ahlak ve tarih görevi. İşte ona buna bırakılamayacak kadar önemli bir tarih görevi, bir hayat görevi.

Türkiye görevinin başına geçmeli, kendini süratle hazırlamalı, bölgesel, Türkler, Müslümanlar ve milletler arası küresel liderliği yönetmelidir. Türkiye bu liderliği yapabilir mi? Bu soruyu sormak bile abestir.

TÜRKİYENİN SİYASAL İKTİDAR VE MUHALEFETLERİ İFLASTA!

Türkiye’nin siyasal iktidar ve muhalefetin asla fark etmediği, kullanamadığı ve sorumluluğunu idrak etmediği maddi, manevi ve fiziki potansiyeli öylesine büyük ve önemlidir ki, başkaları böylesine büyük imkanlar içinde sıkıntı çeken ülkemize hayretle ve anlayamayarak bakıyorlar.

Devasa imkanlar ortasında çektiğimiz sıkıntıyı anlayabilmek mümkün değildir. Böylesine çok ağır ve akıl almaz yönetim kusurlarına rağmen, halkın aşırı ölçüde tahammülü de yer yüzünün çok az rastlanan örneklerinden. Dileriz iktidar ve muhalefet bu yeryüzünde az rastlanan şanslarını iyi kullanırlar.

Muhteşem Türkiye hedefinin gerektirdiği hazırlıklara gelince, bunlar aklın, imin, tecrübenin hedefleridir. Bunlar bir birine bağlı, olmazsa olmaz hedef­lerdir. Yoksa Türkiye görevlerini gerçekleştiremez.

MUHTEŞEM TÜRKİYE İÇİN GÖREVLER!

Bu hedeflerden bir kaçı şöyle. Türkiye en kısa süre içinde, milli birlik ve toprak bütünlüğünü koruyarak, cumhuriyetin kazanımlarını teminat altına ala­rak, hukukun üstünlüğünü sağlayan yer yüzünün en ileri hukuk devleti olacak, din, düşünce ve vicdan özgürlüğünün teminatı olan Laikliğin (müsamahanın) İslam dünyasına açılan penceresi olacak, Müslümanları fukaralıktan, cehaletten, gerilikten kurtaran, yeryüzünün en gelişmiş, en zengin ve en hür ülkeleri ha­line getirecek İslam Rönesans’ının yöneticisi haline gelerek küresel liderliğini gerçekleştirecektir

Milletin muhteşem Türkiye yürüyüşü kutlu olsun! Başarı, mutluluk ve güzellik getirsin!

 

 

emillet.org ©